Yazılarımız

Su kasidesi söz sanatları

Fuzûlî’nin Su Kasidesi ndeki söz sanatı nedir?

Su Kasidesi'ndeki Söz Sanatları Fuzuli'nin burada gönlündeki özlem yerine ateş (od) kelimesini kullanması açık istiaredir. İkinci dizede ise soru sorma yani istifam sanatından yararlanmıştır. Ayrıca beyitte su ve ateş kelimeleri birbirinin zıttı olarak kullanılmış yani tezat sanatı yapılmıştır.

Su Kasidesi anlamı nedir?

Fuzulî sevgilisinin verdiği acıdan şikâyet etmez, tam tersine zevk duyar. Burada söz konusu olan kılıç sevgilinin keskin bakışıdır. Şair, senin kılıca benzeyen bakışlarının yerdiği acı bana zevk" verir fikrini "zevk-i tîg" tamlaması ile özetlemiştir. Divan şairleri bu nevi kısa, özet veya yoğun sözlerden hoşlanırlar.

Su Kasidesi ne anlatıyor?

Su Kasidesi Fuzûlî'nin kasidelerinden biridir. Aruzun "fâ'ilâtün fâ'ilâtün fâ'ilâtün fâ'ilün" kalıbıyla yazılmıştır. Redifi "Su" olduğu için bu şekilde adlandırılır. Fuzûlî bu kasidesini İslam peygamberi Muhammed'i övmek amacıyla yazmıştır.

Su Kasidesi nin bölümleri nelerdir?

Tam bir kaside altı bölümden oluşur: Nesib / teşbib, girizgâh, methiye, tegazzül, fahriye, dua.

  1. Nesib ya da Teşbib: 15-20 beyitten oluşan kasidenin ilk bölümüdür. …
  2. Girizgâh: Kasidenin yazılış amacını ortaya koyan "methiye" bölümüne geçişi belirler.

Su Kasidesi özellikleri nelerdir?

Su Kasidesi, iki mısradan oluşan, nazım parçası beyitlerden meydana gelmiştir. Kaside olması sebebi ile beyitler arasında anlam bütünlüğü bulunur. Su Kasidesi toplamda 32 beyitten meydana gelmektedir. Kasidede bulunan kelimeler aruz ölçüsüne uygun olan seslerden oluşturulmuştur.

Su Kasidesi hangi edebiyat dönemi?

Şiire ilginin bu derece büyük olması klasik şiir geleneği dediğimiz geleneğin doğmasına vesile olmuştur. Bu gelenek içerisinde Fuzûlî gibi bir abide şahsiyetin 16. yüzyılda yazdığı na't kasidesi olan, meşhur Su Kasidesi'nin, geçmişte ve bugün yeri ve önemi tartışılamaz.

AB gündür ne demek?

(ﺁﺑﮕﻮﻥ) sıf. (Fars. āb “su” ve gūn “renk” ile āb-gūn) Su renginde, mâvi, gök mâvisi: Bir zaman çün kim bu çarh-ı âbgûn / Geh ser-efrâz oldu vü geh ser-nigûn (Ahmedî). Âbgûndur günbed-i devvâr rengi bilmezem / Yâ muhît olmuş gözümden günbed-i devvâra su (Fuzûlî).